“Tüketim Çağında İnsan Kalmak”
Her sabah uyanır uyanmaz bir ekrana bakıyoruz. Bildirimler, e-postalar, alışveriş fırsatları, gündem, reklamlar, yeni içerikler… Her an bir şeyleri kaçırmaktan korkuyoruz.
“Şimdi al, fırsatı kaçırma!”, “Bu trendi sakın atlama!”, “Bu içeriği herkes konuşuyor!”
Ve biz de durmadan tüketiyoruz.
Bir şeyi gerçekten istemeden, ihtiyacımız olup olmadığını düşünmeden, sadece sistemin bize sunduğu hızla, anlık hazlarla yaşıyoruz.
Bir kıyafet, bir tatil, bir dijital abonelik, bir kahve fotoğrafı, bir içerik…
Tükettikçe mutlu olacağımızı sanıyoruz. Ama fark etmeden kendimizi de tüketiyoruz.
Dijital çağ bize büyük kolaylıklar sundu, evet. Ama beraberinde başka şeyler de getirdi:
Daha az sabır, daha az derinlik, daha az sadelik…
Bir videoyu izlerken sıkılmaya başlıyoruz dakikalar içinde. Okuduğumuz bir yazıyı yarıda bırakıyoruz.
Her şey hızlı olmalı, her şey anlık olmalı…
Oysa gerçek hayat böyle değil.
Hayat, filtrelenmiş bir Instagram gönderisi değil.
Hayat, bir “reels” videosunun eğlenceli ritminde dönmüyor.
Hayat, yavaşlamayı, dinlemeyi, düşünmeyi, bazen canının sıkılmasına bile izin vermeyi gerektiriyor.
Ama biz sıkıntıya da tahammülsüz hale geldik.
Hemen “bir şeyler” izlemeli, hemen “bir şeyler” almalıyız.
Bir şey yapmıyorsak bile internette gezerek bir şeylerle “meşgul” olmalıyız.
Çünkü boş kalmak artık huzur değil, kaygı yaratıyor.
Aslında mesele “tüketmek” değil.
Mesele, neyi ne kadar bilinçli tükettiğimiz…
Bir insanı dinlerken bile sabrımız az, bir filmi izlerken bile elimiz telefona gidiyor.
Bir yemeği bitirmeden yenisini düşünüyoruz.
Bir hayali gerçekleştirmeden bir diğerine geçiyoruz.
Ve böylece hiçbir şeyden gerçek anlamda tat alamıyoruz.
Tükettikçe tatminsizleşiyoruz.
Tatminsizleştikçe daha fazlasını istiyoruz.
Ve o döngüde, zamanımızı, duygularımızı, enerjimizi ve en acısı, insanlığımızıkaybediyoruz.
Oysa belki de durmak gerek.
Bir nefes almak, bir anı gerçekten yaşamak, bir bakışı hissetmek gerek.
Sadeleşmek gerek.
Çünkü ne kadar çok şeye sahip olursak olalım, eğer kendimizi kaybettiysek, hiçbirinin anlamı yok.
Bugün kendin için bir iyilik yap.
Bir şeyi satın almadan önce dur ve düşün.
Bir içeriği geçmeden önce hisset.
Bir konuşmayı yarıda kesmeden önce dinle.
Çünkü bazen en değerli şey, bir şey yapmamak değil, bir şeyi tam yapmaktır.
Unutma:
Hayatı da insanı da eksiltmeden, yormadan, anlamaya çalışarak yaşarsak…
O zaman belki gerçekten “var olmuş” oluruz.
✍️ Şahap Çakır